Enerji Geçişi: Ekosistemler Üzerindeki Olumsuz Etkiler Nelerdir?

Enerji Geçişi: Ekosistemler Üzerindeki Olumsuz Etkiler Nelerdir?

Enerji geçişi, küresel ısınmaya karşı mücadelenin önemli bir parçasıdır. Bununla birlikte, ekosistemler düzeyinde özellikle biyolojik çeşitlilik üzerinde olumsuz sonuçları olabilir. Neyin tehlikede olduğunu anlarsak ekolojik olarak arzu edilen bir enerji geçişini daha iyi öngörebilir ve tasarlayabiliriz. Bu yazımızda enerji geçişindeki kritik kavşaklara ve ekosistemler açısından önemine göz atıyoruz.

Enerji geçişine neden ihtiyaç var?

Küresel ısınmayla mücadele etmek için fosil yakıtları hızla geride bırakmamız çok önemli. Spesifik olarak bu, kömür, gaz veya petrol gibi enerji kaynaklarının hızla başka bir şeyle değiştirilmesi gerektiği anlamına gelir. Bu nedenle, küresel enerji santrallerinin, düşük karbonlu üretim kaynakları gibi yenilenebilir kaynaklarla değiştirilmesi gerekecektir. İçten yanmalı araçların, düşük karbonlu enerji kaynakları kullanan araçlarla değiştirilmesi de bu geçişe örnek olarak verilebilir. Bu geçişi tamamlamak, CO₂ emisyonlarını azaltmak için çok önemlidir. Büyük uluslararası iklim anlaşmalarının bu önemli göreve odaklanmasının nedeni de budur.

Peki, düşük karbonlu enerjilere geçişin dezavantajları da beraberinde getirmesi mümkün olabilir mi? Enerji geçişi ekosistemler ve biyoçeşitlilik üzerinde artan baskıya yol açabilir mi?

Alternatif enerji kaynakları hangi malzemeleri gerektirir?

Enerji geçişinde çok sayıda farklı yöntem olmasının yanı sıra bugün, dünyanın birçok ülkesi  genellikle aynı büyük projelere odaklanır.

Bu projelere örnek olarak fosil yakıta dayalı elektrik üretiminin yerini alacak yenilenebilir enerjilerin geliştirilmesini verebiliriz. Enerji sistemlerindeki bu köklü dönüşümleri uygulayarak, prensipte CO₂ emisyonlarını önemli ölçüde azaltmak mümkün olabilir. Ancak bu dönüşümler basit dönüşümler değildir. Örneğin, enerji üretimi için kitlesel olarak yenilenebilir enerjilere geçmek, elektrik üretmek, taşımak ve hatta güneş veya rüzgâr olmadığında güneş ve rüzgâr enerjisinin üretim boşluklarını telafi etmek üzere uygundepolama altyapısını geliştirmek gerekir. Başka bir deyişle, binlerce hatta milyonlarca üretim yeri inşa etmek, pil, depolama sistemleri ve elektrik şebekeleri oluşturmak yani bol miktarda malzeme kullanmak gerekir.

Biyoçeşitlilik, ekstraktivizm ve enerji geçişinin etkileri

Mevcut doğal kaynakların dünya piyasalarına olabildiğince fazla sunulması, büyük miktarda ve yüksek yoğunlukla fosil kaynak çıkarımının sonucunda oluşabilecek sorunları tanımlamak için kullanılan “ekstraktivizm” hızla önemli ekosistem sorunları oluşturma potansiyeline sahiptir. Madencilik çalışmaları sonucu oluşan çok fazla kirlilik, yok edilen doğal yaşam alanları ve yaşamı tehdit altında kalan bir biyolojik çeşitlilik söz konusudur. Bunların hepsi, ekosistemlerin sürdürülebilirliğini tehdit eden faktörlerdir. Birçok çalışma, enerji geçişi için kritik olan malzeme madenleri ile ekosistemlerdeki yerel bozulma arasındaki bağlantıları vurgulamıştır. Bu değişiklikler çevresel göstergeler üzerinde bitki örtüsünün azalması, habitat bozulması, artan sıcaklıklar, kuraklık, toprak ve su kirliliği gibi ciddi etkileri beraberinde getirebilir.

Ekosistemler ve biyolojik çeşitlilik, enerji geçişinden nasıl etkilenir?

Düşük karbonlu enerji sistemlerinin biyoçeşitlilik ve ekosistemler açısından geleneksel eş değerlerinden daha fazla yer kaplamaları gibi bir başka dezavantajı daha vardır. Aynı miktarda elektrik üretmek için kurulan rüzgâr türbinleri ve güneş panelleri, kömürle çalışan bir elektrik santralinden önemli ölçüde daha fazla yer kaplayacaktır. Benzer şekilde biyoenerji de bazı durumlarda tarımsal kaynaklar gerektirdiği için arazi kullanımını ve hatta ormansızlaşmayı artırabilir.

Temiz enerjiye geçiş sürecinde doğa üzerindeki etkiyi dikkate alan bir yaklaşımın benimsenmesinde hükümetlere önerilerde bulunan CLEANaction koalisyonunun bu konudaki önerileri şöyle:

-Biyoçeşitliliği, sosyal ve çevresel riskleri erkenden yenilenebilir enerji planlamasına ve yatırım kararlarına entegre etmek,

-Etkileri önlemek ve en aza indirmek için etkili biyolojik çeşitlilik önlemlerini ve çevresel etki değerlendirme prosedürlerini uygulamak ve net olumlu sonuçlara ulaşmak için atık etkilerini dengelemek,

-Hammaddelerin izlenebilirliğini sağlamak ve kurumsal doğa taahhütleri kapsamında tedarik zinciri etkilerini hesaba katmak,

-Birincil malzeme kullanımını en aza indirmek ve malzemelerin yeniden kullanımını ve geri dönüştürülmesini en üst düzeye çıkarmak için döngüsel bir yaklaşım uygulamak.

Sonuçta, enerji geçişleri düzenli bir yöntemle yapılmazsa biyoçeşitliliği tehdit etme ve ekosistemleri bozma eğilimindedir. Öncelikle enerji ihtiyaçlarımızı azaltmak, yani sosyal ve ekonomik yapılarımızı derinden dönüştürmek için çalışırsak, olumlu bir ekolojik etkiye sahip olabiliriz.

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor