Bilim, hiç şüphesiz hayatımızı daha iyi hale getirdi ve önemli gelişmelere yol açtı. Birçok alanda dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye yardımcı olan yaklaşımlar, çevreye de olumlu katkıda bulundu. Bilim, bize dijital çağı getirdi ve gücünün son zamanlardaki en büyük örneklerinden biri elbette, COVID-19 aşılarının rekor sürede geliştirilmesi oldu.
Yoksulluğu önemli ölçüde azaltan ve zenginlik yaratan bilim, uzun zamandır doğrusal bir ekonomik modele dayanıyordu. Bu büyüme ve gelişme modeli bizi mevcut çevresel durumumuza yani üçlü gezegen krizi olarak adlandırılan bir duruma getirdi: İklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı-doğa krizi ve kirlilik-atık krizi.
Bilim, bir yandan insan sağlığını ve toplumların refahını olumlu yönde etkilerken; bilimsel keşifler, yeni kimyasallar, yeni enerji kaynakları ve yeni malzemeler gezegenin ve insanlarının sağlığına zarar vermeye devam ediyor. Bilim, toplumları bu tür zararlarla ilgili bilgilendirdiğinde bile; ekonomik, politik ve toplumsal sistem, bu zararları ele almakta zorlanıyor. Bu gecikme de gezegenin sağlığını olumsuz yönde etkiliyor.
Tüm bunlara rağmen bilim olmasaydı, gezegenimizin nasıl ve neden değiştiğini bilemezdik. Sağlıklı bir gezegen ve sağlıklı insanlar için yönelmemiz gereken çözümlere sahip olmazdık. Bugün, sürdürülebilir bir gezegen sağlamak adına ihtiyaç duyulan değişikliklerin gerçekleştirilmesi için dört eylem alanı bulunuyor.
Bilimin şifresini çözmek
İlk alan bilimin şifresini çözmek yani bilimi; şeffaf, anlaşılır, eyleme geçirilebilir ve erişilebilir kılmak olmalıdır.
Şu anda bilim, genellikle günlük dilde kısa bir video veya sosyal medya mesajında sunulan yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon tarafından geride bırakılıyor. Daha geniş bir kitleyle etkileşim kurmak ve yanlış bilgilerle mücadele etmek istiyorsak, bilimi daha kolay anlaşılır hale getirerek herkes için var olduğunu göstermeliyiz. Bu da etkili bir şekilde iletişim kurmak ve bilgiyi birkaç kişinin eline vermek yerine çoğunluğun eline vermekle ilgilidir. Amaç, tüm tarafları temel bilimsel bilgilerle donatmaktır. Önyargı veya siyasi, ekonomik ve güç çıkarlarına değil, gerçeklere dayalı bir alan oluşturmak gerekir.
Bilimle doğrulama
İkinci alan, toplumun temellerini ve yapısını bilimle anlamak ve yeniden doğrulamaktır. Esasen, neden bilim üzerinde çalıştığımıza dair temellere geri dönmemiz gerekiyor. Bilim, keşifle ilgili olmalı ancak ego ya da itibar uğruna yapılan keşiflerle değil. Böylece dünyayı anlayabilir ve onu daha iyi hale getirebiliriz. Burada ulusal bilim akademilerine açık bilimi teşvik etmek, yayıncılıkta reform ve disiplinler arasında daha fazla iş birliği yapmak gibi birçok rol düşüyor. Üçlü gezegen krizine bakıldığında, çevresel sürdürülebilirliği tüm derecelere; akademisyenlere ve hatta lise sonrası müfredata yerleştirmek acil bir ihtiyaç haline geliyor.
Teknolojiyi akıllıca kullanma
Üçüncü alan, teknolojiyi akıllıca kullanmaktır. Teknoloji ve yenilik, insani gelişme için çok önemlidir çünkü dijital devrim, büyük bir hızlandırıcı görevi görür. Dijital araçları iyi kullanırsak daha fazla çözüm bulabilir, daha iyi iletişim kurabilir ve etkileşimde bulunabiliriz. Bu da çözümleri gerçek ve alakalı bir şekilde ortaya koymamıza yardımcı olur.
Gelişmiş analitik ve yapay zekâ, bilim insanlarının iklim değişikliğinin etkilerini daha iyi anlamalarına yardımcı oldu. Yeşil teknolojik gelişmeler, değişen ulaşım şekilleri ve enerji sistemleri üzerinde düşünmeyi daha uygun hale getirdi. Bilim, dünyanın birçok yerinde emisyonların azaltılmasına yardımcı oldu. Örneğin, yeni teknolojiler ile üretilen arabalar 50 yıl öncesine göre yüzde 99 daha temiz.
Bilim ve politika arayüzünü iyileştirme
Dördüncü alan, bilim ve politika arayüzünü iyileştirmektir. Bilimin politikayı nasıl bilgilendirdiği çok önemlidir. Böylece bilime dayalı değişimler çok daha hızlı görülebilir. Bilimin vurguladığı toplumsal çıkarımların dikkate alınması gerekir. Ardından, bilimin düzenleyici değişiklikleri veya yasaya dayalı değişiklikleri yönlendirme tarzını hızlandırmak için disiplinler arasında çalışılması gerekir. Bilim, aynı zamanda daha proaktif olmalıdır. Erken uyarı, öngörüler, senaryo oluşturma, tahmine dayalı analitik ve yeni nesil değerlendirme modelleri; gelecekteki bilim-politika arayüzünün anahtarı olabilir.
Tüm bu alanlar, bilim aracılığı ile neler üretildiğini ve nasıl kullanıldığını yeniden keşfetmek için üzerinde çalışılabilecek dört geniş alandır. Toplumun tamamı bilimi üretmeye ve bilime göre hareket etmeye dahil olursa üçlü gezegen krizini sona erdirme ve dünyayı herkes için daha sürdürülebilir bir yer haline getirme şansını artırabiliriz.