İklim histerisi, iklim değişikliğinin etkilerine ilişkin abartılı söylemleri veya korku tellallığını tanımlamak için kullanılan bir terim olarak son zamanlarda sıkça karşımıza çıkıyor. Bu terim, genellikle iklim değişikliğine şüpheyle yaklaşan veya risklerin abartıldığına inanan kişiler tarafından kullanılıyor.
Bu yazımızda, Almanya’da 2019’un en kötü kelimesi olarak belirlenen ‘İklim histerisi’ kavramının neyi ifade ettiğine daha detaylı bakıyoruz.
İklim değişikliği yalan mı?
İklim değişikliğinin gerçek ve ciddi bir sorun olduğuna şüphe yok. Son yüzyılda dünyanın ortalama sıcaklığı gittikçe artıyor ve bu, dünyanın iklim sisteminde de birtakım değişikliklere neden oluyor. Bu değişiklikler arasında yükselen deniz seviyeleri, daha aşırı hava olayları ve biyoçeşitlilikte azalma yer alıyor.
Öte yandan; birçok kanıta rağmen iklim değişikliğinin etkilerinin abartıldığına inan bir kesim de bulunuyor. Buna inanan kişiler, en temel argüman olarak ise iklimde geçmişte de doğal olarak değişiklikler yaşanmış olmasına dikkat çekiyorlar ve mevcut ısınma eğiliminin insan faaliyetlerinden kaynaklanmadığını savunuyorlar. Bir diğer kesim ise iklim değişikliğiyle bağdaştırılan risklerin abartıldığına inanıyor. İklim değişikliğinin etkilerinin tahmin edildiği kadar şiddetli olmayacağını, insan ırkı olarak meydana gelen değişikliklere uyum sağlayabileceğimizi savunuyorlar.
Bunun yanı sıra “aşırı, rekor veya cehennem sıcakları” gibi tanımlamalar veya “dünyanın sonu geliyor” benzeri iklim histerisi olarak adlandırılan abartılı ve çaresizlik hissi yaratan söylemlerin iklim değişikliğini yok saymak kadar zararlı olabileceği düşünülüyor. Çünkü bu tip abartılı ifadelerin çaresizlik duygusunu tetikleyerek insanlarda iklim değişikliği konusunda eylemsizliğe yol açabileceği üzerinde duruluyor. Bu ifadelerin bir diğer etkisi olarak, gerçek risklerle ilgili açıklamaların da abartıldığına dair bir algı yaratması görülüyor. Bu açıklamaların abartılı olduğuna inandıkları takdirde insanların, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik politikaları destekleme konusuna duyarsız olma olasılığını getirebilir.
Bu nedenle, iklim değişikliği konusunda dengeli bir bakış açısına sahip olmak büyük önem taşıyor. Riskleri kabul etmek ama aynı zamanda bunları ele almanın zorlukları konusunda da gerçekçi olmak gerekiyor.
İklim histerisinden nasıl kaçınılır?
Öncelikle iklim değişikliğiyle ilgili bilgilerinizi güvenilir kaynaklardan almaya özen göstermek şart. Bu konu hakkında çok fazla yanlış bilgi mevcut, bu nedenle bilgilerinizi güvenirliği doğrulanmış saygın kaynaklardan almak ve duyduğunuz haberleri bu kaynaklardan da teyit etmek size yaklaşımınız açısından daha sağlam bir zemin sağlayacaktır.
İklim değişikliğinin risklerinin farkında olmak kadar felaketlerden kaçınmak da önemlidir. Gelecekte neler olacağına dair bir kesinlikten bahsetmek mümkün değildir. Ancak veriler dahilinde güçlü öngörülerden bahsedebiliriz. İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak üzere harekete geçmek için hâlâ geç değil. Bu noktada rehavete düşmeden ya da panik yapmadan aksiyon almakönem kazanıyor. Çevresel konularla ilgili kaynakları inceleyerek, bireysel yaşamımızda belirli düzenlemeler yapmak, tercihlerimizle çevremize örnek olmak, desteklenecek politikaları tanımak ve talep etmek bizim elimizde.
Sonuç olarak, iklim değişikliğine karşı yapabileceğimiz birçok şey var. Sorunlara odaklanmak yerine çözümlere odaklanmak, pozitif kalmak en önemli unsur. İklim değişikliği ciddi bir sorun ama aşılamaz değil. Toplumsal bir bilinç ve kültür oluşturmak, sürdürülebilir tercihlerle bu dönüşüme katkıda bulunmak iklim değişikliğinin risklerini ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Böylece, daha sürdürülebilir bir gelecek inşa edebiliriz.