Metaverse Kavramı ve Finansal Okuryazarlık

Metaverse Kavramı ve Finansal Okuryazarlık

‘Avatar’ filmi 2009 yılında hayatımıza girdiğinde görsel efektleri ve mavi derili kahramanları kadar; yarattığı sanal evren kurgusu ile de dikkatimizi çekmiş ve epey ses getirmişti.

Avatar’ın yayınlanmasından yaklaşık 12 sene sonra ise dünyanın en popüler sosyal medya platformlarından Facebook'un kurucusu ve CEO'su Mark Zuckerberg, düzenlediği toplantı ile Facebook’un adının artık Meta olacağını duyurarak bizi (daha doğrusu Avatarlarımızı) sanal evren Metaverse’ün bir parçası olmaya davet etti.

Aslında ‘Metaverse’ yeni ortaya çıkmış bir kavram değil. Neal Stephenson 1992 yılında yayınladığı bilim kurgu romanı Snow Crash’de Metaverse kavramını ilk kez ortaya atmıştı. O dönemde abartılı bulunan ve spekülatif bir gelecek sunduğu için eleştirilen kitabında Stephenson, ‘Metaverse’ kavramı ile günümüzdeki kullanımına oldukça yakın bir sanal evreni nitelemişti.

Metaverse nedir?

‘Metaverse’ ya da Türkçeye çevrilmiş haliyle ‘sanal evren’ kişisel bilgisayarların yanı sıra sanal ve artırılmış gerçeklik cihazları aracılığıyla bir kişinin fiziksel herhangi bir çabaya gerek duymaksızın çevrimiçi üç boyutlu sanal ortamlara dahil olmasına imkan sağlıyor. Başka bir deyişle, Metaverse sayesinde insanlar edindikleri sanal gerçeklik cihazları yoluyla alışveriş yapma, konsere gitme, kafede zaman geçirme gibi günlük aktivitelerin yanı sıra, çok sevdiği bir ünlü ile komşu olma, köpekbalıklarıyla dalış yapma gibi imkanlara da sahip olabilecek.

Metaverse’ün bize sunduğu en büyük özgürlüklerden birisi, içinde yaşadığımız dünya gibi belirgin sınırlara sahip olmaması. Örneğin Metaverse üzerinden satılan bir arazi artık bitmiş, son bulmuş ve o kişinin olmuş olmuyor. O arazi fiziksel bir dünya üzerinde var olmadığı için dilediğince kopyalanabiliyor. Başka bir Metaverse evreninde o arazinin sahibi başka biri olabiliyor. Böyle sonsuz sayıda evren yaratmak mümkün.

Metaverse’ün bildiğimiz fiziksel sınırlar ve kısıtlı kaynakların ötesinde olması çevreci örgütlerin de dikkatini çeken bir olgu. Örneğin Metaverse üzerinden dilediğiniz ülkeye sanal evrende seyahat edeceğiniz için uçak seyahatinizin yarattığı karbon ayak izi ve gittiğiniz yerde yaratacağınız çevresel atıklar sorun olmaktan çıkıyor. Diğer taraftan Metaverse’ün çalışır durumda olması için gerek duyulan enerji ve bunun dünyamıza yüklediği yük büyük bir sorun teşkil ediyor.

Finansal okuryazarlık neden önemli?

Metaverse’e dahil olmak ve yaratılan bu sanal dünyada var olabilmek için finansal okuryazarlık şart; zira burada bildiğimiz ekonomik sistemden epey farklı bir model mevcut. Metaverse’ün para birimi, en genel haliyle ‘kripto para’ olarak tanımlanabilir.

Dünyanın ilk kripto parası Bitcoin’in 2008’de ortaya çıkışından bu yana kripto paralar da çeşitlendi ve kripto varlıklara dönüşmeye başladı. Kripto paraların bilinirliğinin artması ve bu denli popülerleşmesi ise 2020’de etkilerini yoğun şekilde hissettiğimiz pandemi dönemine denk geliyor.

Bunun önemli bir sebebi de yine pandemi ile birlikte önem kazanan NFT (Non-Fungible Token). Bir çeşit sanal evren alışveriş ağı gibi işleyen NFT’ler kripto varlıklardaki sahiplik kavramının ete kemiğe bürünmesine neden oldu. NFT sayesinde kripto paralar aracılığıyla dünya üzerindeki ilk tweet’i satın almak (Twitter'ın CEO'su Jack Dorsey'in 15 yıl önce yazdığı ilk tweet, 2.9 milyon dolara satıldı), Dolce Gabbana’nın fiziksel olarak giyilemeyecek ama tasarımsal olarak ileride yüklü miktarda kripto gelir getirecek ayakkabısına sahip olmak mümkün. NFT’de tweetlerden videolara, dijital sanat eserlerinden müzik koleksiyonlarına kadar birçok şey depolanıyor ve açık artırma yoluyla el değiştiriyor.

İlk NFT'lerin çıkışı 2010’ların ortasına denk geliyor. Daha önce kripto para birimleri üzerine spekülasyon yapan yatırımcılar, büyük ölçüde artan hacimlerde ilk NFT'leri alıp satmaya başladıkça, NFT'ler için pazara olan ilgi arttı. Günümüzde NFT için özel olarak hazırlanan video ve müzik kayıtlarından, dijital oyunlardan bahsetmek mümkün. Özel bir dijital varlık olan NFT, bir benzeri olmadığı için (kripto paranın aksine) takas edilemiyor. Sahibi adına blok zinciri adı verilen dijital defterlerde depolanan bu eserlerin değerleri, üreticisi veya yatırımcısı tarafından belirleniyor.

Gelecekte hayatımız Metaverse’de mi devam edecek, alışveriş için yalnızca kripto para mı kullanacağız ya da bir sanat eserinin değeri NFT’ler üzerinden mi belirlenecek bilmiyoruz ama emin olduğumuz bir şey var ki ezber bozan, yepyeni ve farklı bir dünya yanı başımızda bizi bekliyor. 

İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor