İklim krizinin etkilerini sınırlamak ve küresel ısınmayı 1,5C’de tutabilmek için 2050 yılına kadar “sıfır karbon” hedefine ulaşmamız gerekiyor. Sıfır karbon, atmosfere salınan ve bertaraf edilen karbondioksit miktarının eşitlenmesi anlamına geliyor. Bu hedefe ulaşmak için son yıllarda dikkat çekmeye başlayan teknolojilerden biri kısaca “karbon yakalama teknolojisi” olarak anılan “karbon yakalama, kullanma ve depolama (CCUS) teknolojisi”. Bu yazıda, karbon yakalama teknolojisi çeşitlerini ve iklim krizi ile mücadelede taşıdığı potansiyeli inceleyeceğiz.
İlk uygulamaları 1960’lı yıllarda başlayan karbon yakalama teknolojisi, çeşitli kaynaklardan gelen karbondioksit emisyonlarını atmosfere salınmadan önce yakalayıp yer altında depolamayı amaçlar. Bu teknoloji, yoğun fosil yakıt kullanımı içeren çelik ve çimento gibi endüstrilerin üretim süreçlerinde ve sanayi dışı alanlarda 3 farklı temel yöntemle kullanılabilir:
-Yanma öncesi yakalama: Endüstriyel ve enerji üretim tesislerinde kullanılan bu yöntemde karbon, fosil yakıt yanmadan önce yakalanır. Fosil yakıtlar, gazlaştırma gibi işlemlerle hidrojen ve CO2 karışımına dönüştürüldükten sonra karbon karışımdan ayıklanır ve temiz bir kaynak olan hidrojen elde edilir.
-Yanma sonrası yakalama: Bu metot, fosil yakıtların gaz kalıntılarının sanayi tesislerinin bacalarında ayrıştırılmasına dayanır. Sera gazı emilim kulesine yönlendirilen CO2, çözücü bir madde yoluyla emilir. Daha sonra ısı yoluyla CO2’den ayrıştırılan çözücü madde devridaim yaparken, arıtılan CO2 yeraltındaki jeolojik oluşumlarda depolanarak, gezegenin ısınmasına neden olan karbon döngüsünden koparılır.
-Doğrudan yakalama: Endüstriyel süreçlerin aksine bu yöntem sayesinde CO2 ortam havasından toplanır. Büyük ölçekli makineler, CO2'yi havadan çekmek için özel sorbentler kullanır ve toplanan CO2 daha sonra depolanır.
Karbon yakalama teknolojisinin potansiyeli
Karbon yakalama teknolojisi iklim krizini bir çırpıda önleyecek sihirli bir değnek olmasa da emisyon azaltımında önemli bir rol oynar. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, zaman alan bir dönüşümdür. Karbon yakalama, bu geçiş sırasında sera gazı emisyonlarını azaltıp çevresel etkiyi minimuma indirirken, üretim altyapısının kayıpsız kullanılmaya devam etmesini sağlar. Özellikle farklı sektörlerden üretim tesislerinin yoğunlaştığı büyük emisyon kaynağı kümelerinde, lokal karbon yakalama teknolojisi altyapıları kurmak geniş fayda sağlar.
Endüstriyel emisyonların yaklaşık dörtte biri, yüksek sıcaklık gerektiren kimyasal reaksiyonlar sırasında oluşur. Yani tümüyle yenilenebilir enerjiyle çalışsalar dahi, üretim süreçleri, belli miktarda emisyon yayılımını zorunlu kılar. Karbon yakalama teknolojisi, ağır sanayi ve havacılıktan kaynaklanan emisyonlar gibi tamamen ortadan kaldırılması zor olan karbonun bertaraf edilmesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra bu teknoloji yoluyla yakalanan karbondioksit, gelişmiş petrol geri kazanımı ve karbon nötr sentetik yakıtların üretimi gibi çeşitli endüstrilerde de uygulama alanı bulabilir.
Karbon yakalama teknolojisinin önündeki engeller
Karbon yakalama teknolojisi oldukça umut verici olsa da bazı özellikleri yaygın kullanımını engeller. Bu teknolojiye şüpheli yaklaşan ileri gelen çevre aktivistleri de vardır.
Şu anda karbon yakalama yöntemleri oldukça pahalı teknolojilerdir. Bu da hükümet desteği ve teşvikler olmadan bu teknolojinin uygulanabilirliğine gölge düşürür. Karbon yakalama teknolojisinin anlamlı bir etkide bulunabilmesi, ancak hızlı bir geliştirme ve dağıtım altyapısı ile mümkün olur. Maliyet etkeninin yanında, bu teknolojilerin önemli miktarda enerji gerektirmesi ve bu durumun sağlanan net faydayı azaltması; çevre aktivistlerinin bu teknolojiye olan bakışında soru işareti yaratmaktadır. Bunun yanı sıra yakalanan karbonun güvenli depolaması da bu teknolojilerin içerdiği bir başka sorundur. Depolama alanlarından gelen sızıntı, emisyonları yakalamanın faydalarını ortadan kaldırabilir.
Sonuç olarak karbon yakalama teknolojisi gelecek için oldukça büyük bir potansiyel gibi görünse de henüz yeni bir teknoloji olması dolayısıyla gelişim gerektirmektedir. Hükümetler arası İklim Değişiklik Paneli (IPCC)’nin yakın zamanda karbon giderim teknolojilerinin kullanımını tavsiye etmesi de bu teknolojinin önünün açık olduğunu göstermiştir. Maliyet, işleyiş ve depolama alanında geliştirebilecek inovasyonlarla, bu teknolojinin küresel ısınmanın önlenmesindeki rolü büyüyebilir.