Fotoğraf ve E-postaların Sessiz Karbon Emisyonu

Fotoğraf ve E-postaların Sessiz Karbon Emisyonu

İklim değişikliği birçok detayı ve beraberinde getirdiği sorumluluklarıyla kafa karıştırıcı ve zorlayıcı olabilir. Bilim karmaşıktır ve gelecekteki etkiler söz konusu olduğunda hala pek çok bilinmeyen vardır. Gerçek çözümler küresel ölçekte eylem gerektirse de çevre üzerindeki kişisel etkinizi azaltmak için günlük yaşamınızda yapabileceğiniz seçimler vardır.

Karbon ayak izi, bir ürün veya hizmetin üretimi, kullanımı ve tüm yaşam döngüsünden kaynaklanan toplam sera gazı emisyonu miktarıdır. İnsanlar tarafından en yaygın olarak atmosfere salınan gaz olan karbondioksiti ve atmosferde ısıyı hapsederek küresel ısınmaya neden olan metan, nitröz oksit gibi gazları içerir. Genellikle bir bireyin karbon ayak izinin büyük kısmı ulaşım, barınma ve gıda gibi ihtiyaçların karşılanması sırasında oluşur. Tüm bunların yanı sıra teknoloji de karbon emisyonuna büyük ölçüde katkı sağlar. Hatta belki de çoğu kişiye göre, en masum sayılabilecek e-posta ve fotoğraf gibi teknolojik ögeler sanılandan daha büyük tehlikeye sebep olabilir.

Teknolojinin yarattığı karbon emisyonu

Yeni bir araştırmaya göre, İngiltere'deki insanların çektikleri tüm fotoğraflar için gereken depolama miktarı her yıl 355.000 ton karbondioksit üretiyor. Mühendislik ve Teknoloji Enstitüsü'nün (IET) raporu, Britanya'daki insanların sadece fotoğraf çekme alışkanlıklarıyla, 1500 kilometrelik bir araba yolculuğuna eşdeğer bir karbon ayak izi ürettiklerini buldu. IET anketine katılanların yalnızca dörtte biri, kullanmadıkları ek çekimleri sildiklerini belirtti. Bu da sayısal olarak depolamada bırakılan istenmeyen görüntülerin yılda 10,6 kilogram karbondioksit emisyonu biriktirebileceği anlamına geliyor. Bunun nedeni, sunucuları çalıştırmak ve bir kullanıcının telefonu ile merkez arasında veri aktarmak için gereken enerji miktarıdır; her bayt, sistemi çalıştırmak ve soğuk kalmak için enerji gerektirir.

İnternet ve onu destekleyen sistemler daha masum gibi görünse de havayolu endüstrisi ile aynı miktarda sera gazı emisyonu üretiyor ve bu miktarın 2025 yılına kadar iki katına çıkması bekleniyor. [1] IET yaptığı araştırmada bir saatlik video akışının yaklaşık 55 gram karbon ayak izi oluşturduğu sonucuna da varıyor.

Bireysel tasarruf mümkün mü?

Şimdiye kadar karbon emisyonları üzerindeki konuşmaların çoğu, buna büyük katkıda bulunan havacılık, ulaşım ve gıda endüstrileri gibi sektörlere veya güneş panelleri, mikro üretim, güç duvarları ve ısı kullanarak enerji depolama gibi maliyetli çözümlere odaklandı. Ancak son verilerin de gösterdiği üzere hikâye burada bitmiyor. Artık dünyayla bağlantımızı perçinleyen çok güvendiğimiz veriler aynı zamanda gizli bir karbon maliyetiyle geliyor. Teknolojiyle iç içe yaşayan çoğu kişi bulut depolama kullanımının büyük veri merkezlerine ihtiyaç duyulduğu anlamına geldiğinin farkında değil.

Uzmanlar alışkanlıklarımızı değiştirmenin hepimizin sorumluluğu olduğunu vurguluyor. Daha sürdürülebilir bir çevrimiçi yaşam tarzı oluşturmak için istenmeyen e-postaları ve fotoğrafları silmek, “tümünü yanıtla” işlevinin kullanımını sınırlamak, streaming platformlarında otomatik oynatmayı kapatmak gibi değişiklikler önem taşıyor. Küçük gibi görünen gündelik hayatımıza entegre ederek, büyük farklar yaratabilmek mümkün ve önce kendimizden yola çıkarak çevremizi de sürdürülebilir alışkanlıklar edinmeye teşvik etmek daha iyi bir geleceğin temelini oluşturuyor.


İlginizi Çekebilir

Yükleniyor...
Yükleniyor