Günümüzün dijital ve bağlantılı dünyasında fiziksel olarak bir arada olmamak, sosyalleşemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Alışverişimizi çevrimiçi olarak yapıyoruz, işlerimizi çevrimiçi kuruyoruz, boş zamanımızı çevrimiçi olarak harcıyoruz ve hatta çevrimiçi olarak ömür boyu arkadaşlar ediniyoruz.
Peki, bu çevrimiçi dünya ve bu dünyada sosyalleşmek bizi nasıl etkiliyor? Gelin birlikte bu konuya kısaca göz atalım.
Sanal dünya ve internet
İnternet, insanlık tarihinin en yaygın ve en hızlı benimsenen teknolojisi diyebiliriz. Kısa süreler içerisinde, internet kullanımı, bilgi arama, medya, eğlence, tüketme, sosyal ağlarımızı ve ilişkilerimizi yönetme yöntemlerimizi tamamen yeniden icat etti. Akıllı telefonların ortaya çıkmasıyla birlikte, internet erişimi taşınabilir hale geldi ve gelişmiş dünya nüfusunun “çevrimiçi” olarak kabul edilebileceği bir noktaya ulaştı.
İnternetin artık kaçınılmaz, her yerde ve modern yaşamın oldukça işlevsel bir yönü olmasından dolayı eğitim, seyahat, sosyalleşme, ticaret ve işyerlerinin çoğuyla derinden iç içe geçmiş durumda. Bununla birlikte, bu teknolojinin beyinlerimiz ve bilişsel işleyişimiz üzerindeki etkisi bir merak konusu ve üzerine yapılan araştırmalar devam ediyor.
İnternet haberlere rahat ulaşmamızı, gündemi daha hızlı takip etmemizi, sosyal ağlar sayesinde birçok konuya ve kişiye ulaşmamızı sağlıyor. Ama bu hızlı süreç ve sürekli bildirim akışı konsantrasyonumuzu ve dikkatimizi dağıtmak için oluşacak ortamı hazırlayabiliyor.
İnternet, hem çevrimiçi hem çevrimdışı dünyayla ilgili, neredeyse sonsuz yeni bilgi ve karmaşık süreçlerin öğrenilmesi için bizlere birçok alan sunuyor. Bilgiye ulaşmanın bu kadar kolay olmasıyla hafızalarımızın bundan nasıl etkilendiği ve bilgiye ulaşırken birincil bilgi kaynağı olarak bu platformu kabul etmemiz tartışılan bir konu. Herkesin her şeyi yazıp ekleyebileceği sanal bir dünyada, ulaştığımız bilgilerin güvenilirliğini kanıtlamak önem taşıyor.
Sanal dünyada sosyalleşme
Sosyal ilişkiler ve bir bağlantı duygusuna sahip olmak, mutluluk ve stresten kurtulmanın önemli belirleyicileridir. Geçtiğimiz on yılda, bir bireyin sosyal ağ sitelerinde (Facebook, Instagram, Twitter vb.) çevrimiçi olarak gerçekleşen sosyal etkileşimlerinin oranı gözle görülür ve çarpıcı bir şekilde arttı.
İnsanlar, sosyal destek ve arkadaşlıklar kazanmanın yanı sıra bilgi ve fikir alışverişinde bulunmak için çevrimiçi sosyalliğe yöneldiler. Bununla birlikte, bu sanal etkileşimlerin insan beynini gerçek dünyadaki sosyalleşmeye benzer şekillerde etkileyip etkilemediği bulunduğumuz yüzyılın başından beri bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
İnternetin insanların sosyal iletişimi üzerinde olumlu bir etkisi olduğu inkar edilemez. İnternet öncesi zamanlarla karşılaştırıldığında, şimdi her zamankinden daha fazla bağlıyız. Artık çoğumuz dünyanın diğer ucundaki insanlarla hemen iletişime geçme imkanına sahibiz. Teknoloji, bir zamanlar önümüzde olan iletişim engellerini ortadan kaldırdı.
İnsanlar artık aynı odada olmak zorunda kalmadan duygusal bağlantılar yaşayabiliyor. Uzaklardaki sevdiklerimize sadece ses aynı zamanda görüntülü olarak ulaşıp duygularımızı paylaşabiliyoruz. Bunun yanı sıra sınırlı sosyal etkileşime sahip olan kişiler artık çevrimiçi toplulukların bir parçası olma seçeneğine sahip. Fiziksel sınırlar, sanal dünyada sosyalleşirken unutuluyor, sosyal etkileşimde kaygılı insanlar yüz yüze etkileşim yerine internet üzerinden etkileşim uygulayarak özgüven kazanabiliyorlar.
Sanal sosyal etkileşim aynı zamanda siber zorbalığı da mümkün kıldı. Özellikle çocuklar için endişe verici bu durum yetişkinler arasında da bir hale sorun haline gelmeye başladı. Sosyal iletişim üzerinden aldatma ve kandırma gibi kötü niyetli davranışlar da karşımıza çıkabiliyor.
Sanal olarak sosyalleşme dünyanın diğer ucundaki insanlarla anında bağlantı kurmamızı sağlarken, aynı zamanda bizi yalnızlık, manipülasyon, güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya bırakıyor. Olumlu ya da olumsuz kısımlarıyla dijital sosyal etkileşime girmek iletişim kurma şekillerimizi ve alışkanlıklarımızı değiştirmeye devam ediyor.